23 Aralık 2009 Çarşamba

EY RASULULLAH BAHÇESİNİN GAVS GÜLÜ

Image and video hosting by TinyPic
Ey Can!
Ey Resulullah bahçesinin Gavs gülü!
Seni kim bir sabah ezanındaYıllar yılı yatağında bulabildi ki?
Bir tas su dökülmüş gibi
O cehennemleri söndürecek
Nurlu gözyaşlarının döküldüğü sırdaş yastıktan başka…
Uzun secdelerin, boyun büküşün, el açışın,
Bu kadar gülenin haline ağlamakla af isteyişin.
Tarumar dünyanın gülistana çevrilişi gizliydi
senin gece yarılarında…
Hani hane-i saadetten çıkıp
Ağır ağır yürürsün ya,
Hasretle yol gözleyen aşıklar meydanına…
Saadet sokağından tövbe mescidine doğru yürürsün ya,
Bir elinde asa bir elinde gül,
Denizlerin çalkalandığı nur ummana doğru.
Sanki önünde yürüyenin ayak izlerini takip edercesine.
Binlerce sevdalının beklediği mescide.
Hani o girişin var ya…
Uzatırsın ya asayı nasiplisine
Yarılır ya saflar birden bire, meleşir ya kuzuların
O mübarek selamı bir verdiğinde sallanır dağlar bir bir.
Birden bire gül kokusu sarar tövbe mescidini
Çöle yağan yağmur misali…Yürürsün mihraba doğru,
Sağa sola sadakalar da birden,
Sen dinleye dinleye yürürsün, hücreye doğru.
Kısa da olsa ikindi vaktine kadar hasretin başlar.
O mescit çıkışında Ay Parçam,
yönelirsin Merkad’a doğru,
Yol bilmezlerin tutup elini Dost’a doğru.
Senin ardından üç adım da olsa
Allah için atanlara ne mutlu!
Bahçedeki kuşlar cıvıldaşıp haber verdi
Merkad’a senin geldiğini,
Pembeleşip de girdin Sultanlar huzuruna can Sultanım..
O girişte ki kurumaya yüz tutmuş ağaca
nasıl da durup bir baktın!
Ne dedin gül kokulum, ne istedin gül yüzlüm?
Seninle onlar övünüyor, şahidim.
Ustası büyük olanın çırağı küçük mü olurmuş?
Sen ustalarınla övündün,
alem seninle övünüyor ey Hak Dostu!
O mübarek Kur’an’ı okuyup hediye ettin ya..
Arkanda saf tutanlar
senin ettiğin duaya amin dedi sadece.
Şöyle bir baktım yürüyüşüne,Elindeki asayı yere değdirişine..
Bembeyaz nurlu sarık nasıl da yakışmış ey aşk deryası!
Nazar pınarlarından damla kapanlara ne mutlu!
Sevdiklerin hatırına mahşerde de peşin sıra yürüt bizi
sevdiklerine doğru. Bırakma bizi n’olur!
Ne mutlu yolundan gelene, candan sevene,
Pişmanım diyene!Ne mutlu çorbandan yiyene, seni görene!
Sana gönül verene ne mutlu!
NE MUTLU ÇOK ŞÜKÜR

Image and video hosting by TinyPic

14 Aralık 2009 Pazartesi

EVLİLİK İNSANI ALLAHA YAKLAŞTIRMALI



Evlilik İnsanı Allah'a Yaklaştırmalı

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم /
Bismillahirrahmanirrahim..

Evlilik insanı günahtan koruyan bir kalkandır. Evlilik, el ele verip doğruya koşmaktır.
Evliliğe bu açıdan baktığınızda, izdivacın insanı Allah’a yaklaştırması gerektiği görülebilir.
Delikanlı okulunu bitirdi ve işini kurdu. Artık evlenip çoluk çocuğa karışmak istiyor.
Bunun için de düşünüyor ve soruyor:
Acaba kiminle ve nasıl biriyle evlensem?”Akıl verense çok oluyor:
“Evleneceğin kişi şöyle şöyle olsun”.
Ama anne ille de güzel gelin istiyor.
Genç kızın da evlenme yaşı geliyor. O da düşünüyor.
“Acaba evleneceğim kişide nasıl bir özellik arasam?
Dini diyaneti önemli olmalı mı?”
Bu anne de kızının bir zenginle evlenip rahat etmesini düşlüyor.
Genç kız da delikanlı da şaşkın. Çünkü eş, insanı saadetin beşiğine götürdüğü gibi;
felaketin eşiğine de sürükleyebiliyor
.Kur’an, eşleri tarif ederken,
“Onlar sizin için günahtan koruyan bir elbise, siz de onlar için bir elbise hükmündesiniz.” buyuruyor. (Bakara 187)
Özellikle de günümüzde bu ayetin daha dikkatli okunması gerekiyor.
Çünkü her sokak başında bir ateş yanıyor. Her yerden binler günah insana saldırıyor.
Her şey ağız birliği yapmış gibi insanı Allah’tan uzaklaştırıyor.
Allah’a giden yollara barikatlar kurulmuş. Ahiret yurdunu gösteren işaretler
ters çevrilmiş. Sefih medeniyetin getirdiği cazibe ister istemez
insanları o yoldan alıkoyar hale gelmiş.
Herkes, akın akın “insanın ve bilhassa Müslüman’ın bir nevi cenneti olan
aile sığınağından” çıkıp o yöne doğru koşuyor.
Sığınaktan çıkan askerin üzerine yağan mermiler gibi günahlar
aile fertlerinin üzerine yağıyor.Kişi evinde oturup TV’sini seyrederken,
gazetesini okurken, hatta penceresinden sokağa bakarken bile müstehcenlik ateşi
onu yakabiliyor. İşte bu arada eş denilen “elbise” o ateşe perde olmalı.
Kişiyle ateş arasında set oluşturmalı. Eşinin üzerine gelen günahlara paratoner olup,
onu Allah’a yaklaştırmalı.. Sadece dünya hayatı için giyilen bir elbise değil,
kişiyi cennet bahçelerine uçurabilen paraşüt görevi yapmalı..
Çünkü insan bu dünyaya sadece rahat yaşayıp, zevk ve lezzet peşinde koşmak için gönderilmemiştir. Onun esas gayesi kendisini buraya gönderen Cenabı Hakk’ı tanımak,
bilmek ve ibadet etmektir. Dünya yolunda yürüyüp ahret yurduna varmaktır.
Evlilik de o yol arkadaşını seçmektir. Şayet yol arkadaşı Allah’a yakınsa
kişi dünyada da ahrette de huzurlu olacaktır.
Çünkü Cenab_ı Hak buyuruyor:“
Erkek olsun, kadın olsun mü’min olarak güzel işler yapanlara
dünyada temiz ve huzurlu bir hayat yaşatırız. Ahrette ise, onları,
yaptıklarının daha güzeliyle mükâfatlandıracağız.” (Nahl 97)
Asr-ı saadette yaşanan şu olay evliliğin insanı Allah’a yaklaştırması hususunda
örnek olsa gerek.Peygamberimiz (sas), sahabeleriyle birlikte otururken
fakir ve muhtaç olanlara vermenin öneminden bahsediyordu.
Al-i İmran Suresi’nin 92. ayetini okudu:
Muhtaçlara ve fakirlere yardım ederken, malınızın kötüsünü değil de
iyisini vermedikçe olgun bir imana kavuşamazsınız.
İmanda en yüksek mertebeye çıkmak istiyorsanız,
yoksullara malınızın en hoşunuza gidenini bağışlayınız.”
Bu sözler orada bulunanlardan Ebu Talha’yı (ra) can evinden vurdu.
En değerli malını Medine’deki hurmalığını ve evini hemen oracıkta bağışladı.
Evine gitti. Bahçenin dışında durdu. Eşi Rumeysa (ra) Ebu Talha’yı (r.a) görünce
neden eve girmediğini sordu. Ebu Talha (r.a) evini ve bahçesini
tasadduk ettiğini söyledi. Eşi:“Kendin için mi yoksa ikimiz için mi?”
diye sorduğunda Ebu Talha (r.a) “ikimiz için” cevabını verince eşi Rumeysa:
“Allah senden razı olsun Talha. Ben de aynı şeyleri düşünürdüm. Bekle geliyorum.”
diyerek dönüp arkasına bile bakmadan evinden çıkıp gitti. (Buhari)
Bizler de onları örnek almalıyız. Bunun için de evlilikleri
nefsanî duygulardan ziyade uhrevi duygularla yapmalıyız.
Eş seçerken bizleri dünyaya çağıranı değil Allah’a yaklaştıranı seçmeliyiz.
Bizim evliliğimiz yani Müslüman’ın evliliği farklı olmalı.
Müslüman aile, karanlık dünyalara ışık saçmalı… Sıkıntıda boğulanlara
şefkat elini uzatmalı. Sevgiye hasret, mutluluğa hasret olanları sevginin ve
mutluluğun yurduna iletmeli.Eşler el ele vermeli. Derdimiz önce insanlığa hizmet olmalı.
Bunun için eşler el ele vermeli. “Allah için ver” deyince vermeli.
“Allah için yola çıkıyorum.” deyince uğurlamalı. Allah’a giden yolda
hayat arkadaşına omuz vermeli. Tıpkı Peygamber kocasına
Hıra Dağı’na yemek taşıyan Hz. Hatice, İslâm için şehit olan Ammar
ve Sümeyye, yalın ayak kızgın çöller üstünde yan yana hicret eden sahabe gibi…
RABBİMİN Hz. Hatice gibi, Sümeyye gibi,
Talha(r.a) eşi gibi Eşler Nasip Etmesi dileklerim ile ..

EVLADI RESULLER

Image and video hosting by TinyPic

GAVS-I SANİ HZ.

Image and video hosting by TinyPic

SLAYT GÖSTERİSİ